20 Temmuz 2010 Salı

hac hatıraları 6

14 Aralık 2007 Cuma Yarın
Bismillahirrahmenirrahiym. Rabbimin izniyle bugün kabe de ilk Cuma namazım. Sırtımın hiç kuru yeri kalmamış vaziyette, sırtıma namazlamı bürüyerek, vantilatörün havasından kendimi korumaya çalışarak yan gözümle kabe i muazzamanın kapısını hacerül evsedi iç alemimde olan 28 yıllık hasretimi gidererek veya gidermeye çalışarak açıkmış, ağlayan yavrunun anne kucağında ki sevinci gibi. Kendimi 50 yıllık hayatımın en güzel, zevkli, mutlu, her gördüğüm şey ve her yaşadığım durum, zorluklar, sıkıntılar, dünyanın 4 bir köşesinden gelen siyah, beyaz değişik çehreler, yüz yüze geldiğimde öz kardeşim gibi içimden sevdiğim o akan hüccacın koşuşturmaları arasında notlarımı almaya çalışıyorum. 14 aralık Cuma 2007
Sabah kahvaltıyı yapıp çıktım. Biraz vücudum üşütmekten kırıktı. Hüsniye hanımı odasında bulamayınca telefonun arızasından dolayı haber veremedim. Gelen türksab arabasına bindim. İfrad haccına niyetlenmiş bir kardeşimiz ihramlıydı yanına oturttu. Hemen arkada ki koltukta Mehmet evirgen hocamız selam verdi. Sana bir sır söyleyeyim namazdan hemen tavaf alanına inebilirsen sonra koşa koşa tavaf yaparsın dedi. İnşallah değerlendirmeye çalışacağım dedim. Gelen araba yol yoğunluğundan mescidi cin de indirdi. Kalabalık hüccac konvoyuyla kabe i muazzamaya girdim selam verdim. O içinde bulunduğum kalabalık nereye giderse bende oraya gitmek zorundaydım, çıkılmıyordu. Yürüyen merdivenlerle yukarı, aşağı indikten sonra vesileyle hiç görmediğim yerleri görmüş oldum ve sonra kendimi kabenin kapı tarafında olduğumu görünce anladım yerimizi. Nijeryalı Muhammed kardeşimin yanına selam vererek oturdum. Namaz hazırlığı için hüccac aktarılıyordu. Ben oturacak en güzel yeri bulmuştum ve oturmuştum. Garip boşa oturmayı memlekette de sevmezdi ya hani hemen Yasin-i şerifi, mülk ve nebe surelerini vedduhadan aşağı bazı kısa sureleri okudum. Çünkü herkes bir şeyler yapma gayretindeydi. Hutbe kürsüsü mikrafonlar hazırlanıyordu. Eşref-i sad vaktinin de girdiği zamandı Allah ü alem. Ellerimi açtım “Allahım senin hasta kulların var, günahının affını dileyen kulların var, rahmetine merhametine sığınan kulların var.28 yıldır beyti şerifin hasretini, sevgili habibin hz Muhammed mustafaya hayran kuyrukta bekleyen ve şuan nimetine kavuşan garip kulun var Allah’ım. Bu garip kulunu derme çatma halleriyle 4 emanet evladım var. Allahım biricik anam var Allahım. Son anlarda korkulacak hastalık durumuna benzer hastalığa düçar olmuş yine de haline şükreden Mehmet ve Fatma oğlu Süleyman kulun var Allah ım. Sana iltica ediyorum, sana yalvarıyorum Allahım. Sen nasıl razı isen sen nasıl hoşnut isen sen nasıl memnun kalan kullarına rahmet nazarıyla bakacak isen bizleri ve ümmeti Muhammedi öyle kalıplarda posasından temizlenmiş mutmain kalp, mutmain nefse erdir Allah ım. Hayırlı evlat isteyenlere hayırlı rızk isteyenlere, sağlık sıhhat isteyenlerine, ilahi emirlerinin ehemmiyetini bilip yerine getirmekte zorlanan kullarına kolaylıklar ver Allah ım diye duam bitmek üzere iken ezan okundu. İki rekat sünnet ancak kılmıştım ki iç ezan okundu. Kabe imamı hemen karşımda beyaz entarisi kırmızılı şalıyla beyaz seyyar mimberde kabenin gölgesinde hutbe okuyordu. Ben okunan ayet ve hadis ibarelerini birde ibadallah, ittegullah, ey Allah ın kulları Allah tan onu görüyor gibi korkun ve itaat edin dedikten sonra çok şeyler söylüyordu bende amin diyordum. Bu imamlık makamına ermiş Allah rasulünün vekili benim kötülüğüme bir şeyler söyleyecek değildi ya. O sevgililer sevgilisinin imamı kabe i muazzamanın imamı her haliyle canlı, perdesiz, naklen‘siz, dünya gözünün önünde aman Allah ım! Bu nasıl şükürle ödenecek bir nimet Allah ım. Hamd olsun rabbim. Hutbe bitti namazı kıldık. Farzın selamından sonra müezzin cenaze namazı kılınacağını duyurdu. Cenaze namazı da aynen bizim ki gibi kılındı. O cenabı Allahın beytinde allah’ına kavuşan bu kardeşlerimize kendi halimle duada bulundum. Sonra cemaat güneşte ısınmanın verdiği hazla haremin tavaf mevkiinde ayrılıyorlardı. Ben biraz sabrettim Mehmet evirgen hocamın sözü aklımdan çıkmamıştı. Hemen niyetlendim bütün insanların af ve selameti için diğer ülkelerde zulme uğrayan kardeşlerimizin cefalarının sona ermesi için niyetlendim. Santim santim yürünen o tavaf alanı bana otoban yol gibi geldi. Koştura koştura dua ederek 6.say’ı tamamladım. 7. Say’a başladım. Bismillahi allahü ekber dedim. Birde baktım ki 15 yıldır hiç yanımdan ayrılmayan, hayr işlemeye yardım eden, Allahımın emaneti Hüsniye hanım yanımda yoktu. O 7. Şavtı bitirinceye kadar onun içinde dua ettim.çünkü ben kendisinden razıyım Allah ta ondan razı olsun. Benim koşa koşa zevkle tamamladığım tavafın sevabından onun hayr hazinesine dahil etsin inşallah. Şimdi bu notlarımı yazarken ikindi vakti yaklaştı. Namaz hazırlığı başladı ev sahibi misafirlerini en iyi şekilde memnun etmek için birçok nimetleriyle mükafatlandırıyor. Acıkma hissini tuvalet ihtiyacını çoluk çocuk derdini, ev dam tasasını, lüzumsuz düşüncelerle meşguliyeti kaldırıyor. Sanki rabbim beytte insanların kendisinden başka şeyle meşgul olmasını kıskanıyor. Kalblere kendi nurunun nakşını işleyerek en iyi şekilde misafirleriyle bizzat sümme haşa sanki kendi zatından kullarına hizmet ediyor gibi. Bu hüccac da tabi bunun farkında olmalı ki insanların kabe karşısında hali değişik ama herkes aynı sevda da, vefa borcunu ödemeye çalışıyor, şükretmeye çalışıyor. Rabbim hepsinden razı olsun. Memleketlerimize döndüğümüzde kabenin o mübarek görüntüsüne gölge düşürmesin.

Hiç yorum yok: